Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığınca bir otelde düzenlenen 6. Din Şurası'nın kapanış programında yaptığı konuşmasında, şuranın ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi, katkı sunanlara şükranlarını iletti.
15 Temmuz gecesi okudukları selalar ve ezanlarla milleti direnişe çağıran tüm din görevlilerine tekrar şahsı ve Türk milleti adına şükranlarını sunan Erdoğan, "Her biriniz o geceki duruşunuzla insanımızın gönlünde taht kurdunuz. Milletimiz sizin mücadelenizi de sizlere saldıran bazı gafillerin ihanetini de asla unutmayacaktır. Bu vesileyle asırlardır mihrapları imamsız, minberleri hatipsiz, minareleri ezansız, bizleri vatansız bırakmamak için canlarını feda eden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbim bu ülkeyi ve bu necip milleti her türlü sapkınlıktan, beladan, musibetten, terör eylemi ve ihanetten muhafaza eylesin diyorum." ifadelerini kullandı.
Şura kapsamında değerli ilim, hikmet ve gönül insanları ile beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin dört bir köşesinden gelen, her biri kendi alanında temayüz etmiş hocalarla görüşme fırsatını bulduğunu belirtti.
Diyanet İşleri Başkanlığının, İslam dünyası ve insanlık açısından kritik bir dönemde anlamlı bir toplantıya ev sahipliği yaptığına dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:
"25 Kasım'da başlayan 6. Din Şurası sırasında oldukça verimli ve kapsamlı fikir alış verişleri gerçekleştirildi. İnanç karşıtı akımlardan, din istismarına, dini rehberlik hizmetlerinden, aile kurumuna, gençliğe yönelik din eğitiminden manevi danışmanlığa, sosyal medyaya, yurt dışı diyanet hizmetlerine ve İslam düşmanlığına kadar hepsi birbirinden önemli konularda samimi tartışmalar yaşandı. Konunun uzmanlarının teklif ve görüşleri ile Diyanet İşleri Başkanlığımızın hizmet stratejisi belirlenmeye çalışıldı, eksikleri giderildi, varsa yanlışlar düzeltildi, yapılan hayırlı işler tekrar gözden geçirildi. Diyanet hizmetlerinin etkinliğinin ve verimliliğinin daha da artırılması için bazı kararlar alındı. Şura kararlarının ülkemiz, milletimiz, yurt dışındaki vatandaşlarımız, gönül coğrafyamız ve tüm alemi İslam için hayırlara vesile olmasını diliyorum."
“MÜSLÜMANLAR SIKINTILARINA DEVAYI DİN KARDEŞLERİNDE DEĞİL YABANCILARDA ARIYOR"
Şura'da 37 karar alındığına işaret eden Erdoğan, "Rabbim bereketini arttırsın." dedi.
Erdoğan, birikimleri, değerli görüşleri ile şuraya katkı sunan tüm hocalara, bilim adamlarına, mütefekkirlere teşekkür ederek, şura kararlarının kapsamlı istişareler sonucunda ortaya çıkmış olmasını da ayrıca önemsediğini belirtti.
İstişarenin bir peygamber geleneği olduğuna işaret eden Erdoğan, bir konu hakkında işin ehline başvurarak danışmak ve fikir almanın Allah Resulü'nün benimsediği ve ümmetine öğrettiği bir usul olduğunu anlattı.
Hazreti Muhammed'in "İstişare eden, pişman olmaz." hadisi şerifini hatırlatan Erdoğan, peygamberin bu sözüyle hem tavsiyede bulunduğunu hem de müjde verdiğini söyledi.
"Asr-ı Saadetten bugüne kadar Müslümanlar da şura geleneğini ayakta tuttukları müddetçe başarıdan başarıya koşmuşlardır." diyen Erdoğan, istişare kültürünün terk edildiği dönemlerde ümmet olarak hep birlikte geriye düşüp mevzii kaybettiklerini belirtti.
Erdoğan, son iki asırda yüzleştikleri pek çok sıkıntının gerisinde şuraya hak ettiği değerin verilmemesinin olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"FİİLİYATA DÖKÜLMEYEN HER KARAR, ASLINDA YOK HÜKMÜNDEDİR"
Erdoğan, Türkiye olarak gerek ülkeye dair konularda gerekse İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası platformlarda, şura geleneğini tekrar ihya ederek bu zihniyeti değiştirmeye çalıştıklarını belirterek şunları söyledi:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şura'da alınan kararların gelecek dönemde hayata geçirileceğine olan inancını da dile getirerek, "Bu konuda Diyanet İşleri Başkanlığımızdan tüm devlet kurumlarına da örnek olacak bir süreç yönetimi bekliyorum. Özellikle bununla ilgili oluşturulacak bir heyet, bu 37 maddenin gerçekten kronolojik olarak takibini yapmalı ve uygulama ne durumda, gerçekten uygulamaya dikkat ediliyor mu, hassasiyetle bu takip ediliyor mu, bunun adım adım takibini yapalım." ifadelerini kullandı.
6'inci Din Şurası'nın, "Sosyo-Kültürel Değişim ve Diyanet Hizmetleri" gündemiyle toplanmasının son derece isabetli olduğunu ifade eden Erdoğan, İslam inancında dinin sadece belli mekanlara, haftanın belli günlerine hasredilmiş bir olgu olmadığını belirtti.
İslam dininin ve Kuran-ı Kerim'in bu dini müjdesi gereğince kıyamete kadar, cari, baki ve mahfuz olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
Şayet insan inandığı gibi yaşamazsa bir süre sonra yaşadığı gibi inanmaya başlar. Din kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslam'a göre hareket edeceğiz. Nefsimize ağır gelse de hayatımızın merkezine dönemin koşullarını değil, dinimizin hükümlerini yerleştireceğiz. Elbette bu süreçte aşırılığa, ifrata ve tefrite de kaçmayacağız. Özellikle dini, hayattan tecrit eden, belli kalıplara, şekillere, davranışlara hapseden dogmatik bir anlayışa itibar etmeyeceğiz."
Erdoğan, dinin özüne sıkı sıkıya sahip çıkarak yüzlerini daima geleceğe döneceklerini ve hep ileri gideceklerini vurguladı.İslam'ı çağlar üstü kılan hasletlerden birinin içtihada imkan vermesi olduğunu, içtihat kapısının açık olmasının dinin insanın önüne çıkacak her yeni soru, sorun ve meseleye cevap üretebilmesi anlamını taşıdığını dile getiren Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:
Geçmişte mahallelerin komşu olduğunu ancak şimdi durumun böyle olmadığını anlatan Erdoğan, modern çağın hastalığı stresin yaygınlaştığını, yeni sıkıntı ve sosyal problemlerin türediğini, sosyal çözülmelerin de giderek hızlandığını anlattı.
"tarih boyunca istismara konu edilmiş en kıymetli değerlerden biri de dindir"
Özellikle gençler arasında ekran bağımlığı gibi daha önce hiç duyulmamış yeni bağımlılıkların ortaya çıktığına dikkati çeken Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
Hepimizin bildiği gibi kainat boşluk kabul etmez. Hak ve hakikatın geri çekildiği alanı batıl hemen işgal eder. Sahih din anlayışı öğretilmezse sapkınlık zemin kazanır. Tarih boyunca istismara konu edilmiş en kıymetli değerlerden biri de hiç şüphesiz din ve dindarlık olmuştur. 15 Temmuz gecesi 251 insanımızı şehit eden FETÖ ile İslam dünyasını kana bulayan DEAŞ, Eş-Şebab, Boko Haram gibi terör örgütleri bunun en son örnekleridir. Bu örgütler, cihat, hilafet, dar-ül islam, şehadet gibi kavramları çarpıtarak genç dimağları ifsat etmişler, şer odaklarını ekmeğine yağ sürmüşlerdir. Bu bakımdan dinimizin o cihan şümul sabiteleri ile hayatın gerçekleri arasında, güçlü ve muhkem bir bağ kurulması önem arzediyor. Yaşanan hayatı, değişimi ve sosyal gerçeklikleri nazarı dikkate almayan bir din tasavvurunu etkisi de sınırlı olacaktır. "
Türkiye'de güçlü bir diyanet camiası bulunduğunu belirten Erdoğan, bugün 150 bini aşkın kadrosuyla diyanet camiasının her şeyden önce bu gücüyle mütenasip bir tebliğ görevini yerine getirmesi gerektiğini vurguladı.
Erdoğan, "Ülkemizin dört bir yanında mevcut olan diyanet camiamız bu görevi yerine getirmek suretiyle inşallah ülkemizdeki bu sapkın gidişleri de bizim merkeze alarak sıratı müstakim üzere inşallah gelişmeleri sağlamaya vesile olması lazım. Her kesimden insanımızın bilhassa gençlerimizin karşılaştığı sıkıntılara, buhranlara, zihnini kurcalayan sorulara Kur'an, sünnet ve siret ışığında cevaplar üretmek zorundadır." diye konuştu.
Bunun yolunun ise içtihat müessesini yeniden ihya etmek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"TAİFECİLİK FİTNESİDİR"
Dinini sağlam kaynaklardan öğrenen bir müminin aklını ve idrakini bir başkasına kiralamayacağının, din istismarcısına fırsat vermeyeceğine işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
Böylece aynı dine, aynı Peygambere, aynı mukaddes kitaba inanan, her gün 5 vakit aynı kıbleye yönelen kalpler arasına nifak tohumları ekiliyor. Şiilik veya Sünnilik amel ve itikata dair farklı yorumlar olmanın ötesinde belli çevreler tarafından adeta ayrı bir din gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Batı'da pişirilen son dönemde ülkemize ihraç edilmeye çalışılan 'Ali'siz' Alevilik gibi kimi yıkıcı projelerin toplumumuz içinde pohpohlanmasının gerisinde yine bu senaryolar var. Açık ve net söylüyorum Alman devleti Ali'siz Alevilik'e çok ciddi bedeller ödemek suretiyle İslam dünyasında, özellikle de ülkemizde bir bölünmenin tohumlarını ekmek istiyor. Oysa bizim milletimiz Hulefa-i Raşid'in arasında asla bir ayrım yapmaz."
"UYANIK OLMALIYIZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kayınbiraderlerinin adının Hüseyin, Hasan ve Ali olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Artık, 'kapımıza gelene dini anlatalım' anlayışı yerine, 'yüce dinimizi anlatmak için her kapıyı çalalım' dönemi başlıyor." ifadesini kullanan Erdoğan, bu süreçte herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguladı.
Erdoğan, "Siz yaralı gönüllere dokunmaz, onları tamir etmezseniz başkaları zehirli oklarıyla o kalpleri parçalayacaktır. Görevini samimiyetle yapan hocaların dolduramadığı boşluğu muhakkak Pensilvanya'daki şarlatan gibi din tüccarları kapatacaktır. İnsanlar, bilhassa gençler dini alandaki susuzluklarını sahih kaynaklardan gideremezse FETÖ ve DEAŞ gibi sapkınların pençesine düşecektir." dedi.
Yaklaşık 10-15 yıl öncesine kıyasla bugün birçok şeyi hayata geçirebilecek imkanların olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
Türkiye artık 1940'ların, 1970'lerin, 12 Eylül'lerin, üzerimize karabasan gibi çöken 28 Şubat'ların Türkiye'si değildir. Tek parti yıllarında olduğu gibi İslam'ı gerilik emaresi olarak gören faşist zihniyet ülkemizde tarihe karışmıştır. Ezan sesine hasret kaldığımız karanlık dönemler inşallah bir daha geri gelmemek üzere kapanmıştır. 'Gerici, yobaz, takunyalı' diyerek insanımızın inancı ile kavga edenler son 17 senedir hep olduğu gibi kaybetmeye mahkumdur. Hiçbir güç insanımızı ruh kökünden, inancından, kadim değerlerinden koparamayacaktır. Bu millet ne pahasına olursa olsun bir daha asla 27 Mayıs'ların, 28 Şubat'ların, 15 Temmuz'ların yaşanmasına izin vermeyecektir."
"SİZDEN BEKLENTİMİZ OMUZLARINIZDAKİ YÜKÜN HAKKINI VERMENİZDİR"
Bugün din eğitimini teşvik eden, yaygınlaştıran ve önünü açan bir anlayışın iş başında olduğunu vurgulayan Erdoğan, insanların dinini, tarihini, kültürünü öğrenmesi için gereken her türlü çabayı gösterdiklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
Hocalardan sadece Türkiye sınırları içerisinde değil yurt dışında da bu hassasiyetle gayret göstermesini isteyen Erdoğan, "İslam düşmanlığının ve neonazi terörünün adeta veba gibi yayıldığı bir ortamda, gurbette yaşayan insanımızı sahipsiz bırakamayız. Bu kardeşlerimizi ılımlı İslam gibi emperyalist projelerin pençesine terk edemeyiz. Bizler nasıl ailemizden, komşularımızdan, camilerimizdeki cemaatimizden mesul isek, yurt dışındaki insanımızdan da sorumluyuz. Din hizmetinin bu kadar istikrarlı, bu kadar yaygın bir şekilde verildiği bir başka ülke dünyada neredeyse yok. Bu açıdan Diyanet modeli diğer İslam ülkeleri için de güzel bir örnektir." ifadesini kullandı.
Diyanet modelinin tanıtımı için dünyadaki Müslüman alimlerle birlikte çalışılmasını tavsiye eden Erdoğan, Şura'da alınan kararların İslam dünyasıyla paylaşılmasında fayda gördüğünü vurguladı.
Şura'nın ve alınan kararların hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, "İstanbul'un ilim merkezi haline gelmesi ve İslam'la ilgili referans alınacak bir uluslararası İslam Üniversitesinin kurulmasını önemsiyorum." dedi.
Kaya,“Küresel çaplı soykırımın faili...
Ev ekonomisinde ısı yalıtımıyla %50 tasarruf
Erdoğan,"Kudüs Davasından, Filistinlilerin...
Erdoğan,"Türkiye, Uluslararası Hukuktan Kaynaklanan...
Gürün,"Doğaya Yatırım Yapıyoruz"
Erdoğan,"Afganistan Hassas Bir Dönemden Geçiyor"
Manisa’nın sigortacılık haritası açıklandı
Eğlenceli müzik programı alternatifleri ile...
Bu habere yorum yapan ilk siz olun!