sağlıklı ilişkiler de insanı güzel ahlaka taşır.
Hakkı iyi bilen haddini de iyi bilir ki bu insan güzel ahlak sahibidir.
Ashab -ı kiram efendimze soruyor.
"Ya Resulallah güzel ahlak nedir?" Efendimiz cevaben buyuruyorlar ki,
"İnsan kalbine huzur veren her şey güzel ahlaktandır."
Yaptığınız veya yapacağınız şeyler kalbinize huzur vermiyorsa orada güzel ahlaktan bahsedilemez.
Yani Haddini bilmek Hakkı (Allah'ı) bilmeye bağlıdır. Her zaman dediğim gibi,
Anadoluda bir söz vardır.
"Ölen mi kabahatli öldüren mi?" Her zaman şu gerçek görülmüştür ki ölenler,
büyük çoğunlukla kabahatlidirler. Ne ölen ol, ne de öldüren.
Zira biri toprağa, diğeri de kodese girip her ikisi de çürüyorlar.
Bilhassa eşler arasında bir çatışma varsa, ne ölenden yana ne de öldürenden yana olmam.
Ayrılırsın olur biter. Ancak bildiğimi söylemeden geçemiyeceğim.
Efendimiz kızı Fatma Anamıza evlenirken buyuruyorlar ki,
"Ey kızım Fatma, yuvayı yapan dişi kuştur, yuvayı yapan dişi kuştur, yuvayı yapan dişi kuştur."
Bunu üç kez tekrarladıktan sonra dördüncüsünde de, "Yuvayı yıkan da dişi kuştur.
Yuvana sahip çık olmaz mı?" diye İzah ve ikaz ediyor.
Yine,Efendimiz, "Ramazan Ayı geldiği zaman insanların şeytantanları bağlanır," buyuruyor.
Peki Ramazan ayı içinde o kadar kavga, dövüş, cinayet, v.s. oluyorsa bunun sebebi nedir?
Zira insanların nefisleri bağlanmıyor. Demek ki nefislerimizin bize yaptığı düşmanlığı,
şeytanlar bile yapmıyor, yapamıyor.
O halde amentüye, GAYBA yani imana inanmakla pek çok şeyi kabullenmiş oluyoruz.
Eşimizi, aşımızı, yani bizi biz yapan değerleri hayrı ve şerri yaratanın bir yaratıcı olduğunu kabullenmek.
imtihan edildiğini bilen her insan ya sabreder ya da şükreder. Ama isyan etmez. İsyanın içinde inkar vardır.
İnkarı yok etmenin yolu da sorumluluktan geçer.
Sorumluluk ise insanın kendine soru sormasıyla başlar.
İşte kendini sorgulayan her insan güzel ahlak sahibi insandır.
Hani bir ata sözümüz şöyle der: "Altın yere düşmekle pul olmaz.
Bazı insanlar altına pul muamelesi yaparsa ne olur? Kabahat altının mı, yoksa altına pul işlemi yapanın mı?
Yine atalarımız şöyle demişler: "Altının kıymetini sarraf bilir."
Bir kadın ki kocasına "Allah seni başımızdan eksik etmesin demesini" veya
"canım öyle değil de şöyle yapsak daha iyi olmaz mı, sen daha iyi bilirsin," demesini bilmezse,
yine bir kadın çerçeveyi çizip içini doldurmasını bilip, seslendirmeyi erkeğine bırakmayı bilmezse,
çünkü içine erkek giren kadına, keza içine kadın giren erkeğe efendimiz lanet edip, şöyle buyuruyorlar;
"Erkeğe benzeyen kadına da, kadına benzeyen erkeğe de Allah lanet etsin."
İşte burada şu sözü ifade etmek gerekir.
"Haddi bilmek HAKK'ı bilmektir. Hakkı (Allah'ı) bilmeyen haddini de bilmez.
Nice kadınlar vardır tesettürlü giyiniler amma TERS DÜRTÜLÜDÜRLER (Yani istek ve davranışları farklıdır.)
Onları dindar sanasın ama (İNSANA DİNİ DAR EDEN TİPLERDİR.)
Kadın olsun, erkek olsun, Allah ve Resulünü taklitle tanıyan taklit müslümanlarından kaç kaçabildiğin kadar.
Çünkü onlar, insana zarar verirler.
On yıl, (fazlası var eksiği yok) İstanbul'da, yedi yıl da İzmir'de Radyo programları yaptım. Kimleri tanıdım
anlatamam. Bir atasözümüz şöyle der: " Hayvanın alacası dışında, insanın alacası içindedir.
İnsanları tanımak çok zordur.
Ama Allah adamı Mevlana hazretleri şöyle demiştir. "Ya olduğun gibi görün,ya da göründüğün gibi ol"
Peygamberleri peygamber yapan İsmet sıfatlarının temelinde bu yatar.
Yani inhiraf (söz ve davranışlarında sapma) görülmemiştir.
Güzel ahlaklarıyla (Dikkat paralarıyla değil) herkesi ama herkesi kendilerine bağlamışlardır.
Kur'an deyişiyle tabii her şey görenedir görene, KÖRE NE KÖRE NE....!
Ha deyince internete giremiyorum.Lütfen beni telefonla arayınız.
Şimdiden teşekkür ederim.
Allah'a emanet olunuz efendim.
Mahir EYÜBOĞLU
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!