2004 Atina Olimpiyatlarında alınan 3 madalyaya sevinen yöneticiler(!) küçük ülkelerin Türkiye’den daha fazla madalya aldıklarının farkında değillerdi.. Pekin Olimpiyatlarındaki son sıradaki başarısızlık da unutuldu. 1.4 Milyar dolar tanıtım için harcama yapan yöneticiler, Türkiye’nin ‘Spor’ alanında nasıl bir yer edindiğini dahi bilmiyorlardı. Bizde para başarı için değil, maddi doygunluğa ulaşmış, yaşı geçmiş sporcu ve kalabalık yöneticilerin turistik gezisi için harcanıyordu.
Nüfusu 70 milyonu aşan ülkemizde, 2 milyon lisanslı sporcu bulunmakta. Bu oran Avrupa’da herhangi bir ülkenin tek branştaki sporcu sayısına denk gelmektedir. 50 Federasyonumuzun lisanslı sporcu sayısı 2 milyon, çoğu da kağıt üzerinde ve de gerçek değil. Fransa’da sadece judo branşında yaklaşık 3 milyon sporcu bulunmaktadır. Yıllardır günü kurtarma adına yapılan göstermelik bütçe ve mevzuatlarla bugün hak etmediğimiz üzüntüleri yaşamaktayız. Çok bilen yöneticilerin; “ 2020’nin alt yapısını hazırladık. Belki ben olmam ama 2020 yılında ülke olarak bu alt yapı ile başarılara koşacağız” diyerek, toplumun tepkisini kontrole çalışmaları, yalandan başka bir şey değildir. Sormak gerekir; 2002’de alt yapıdaki genç 2012 yılında kaç yaşındadır ? 2004 ve 2008 yılında nerede idiniz? Bu süreç yaşanmadı mı? Sizler yok muydunuz?
Ankara’da Bahçelievler’de okuyan oğlum spor dersini beton zeminde yaparken, düşmesi sonucu 2 dişini yitirdi. İşte bu beton kafa daha ilk okulda çocuğu spordan koparıyor. Asfalt veya beton sahalar, hayatlarının baharında ki gençleri okulun OTOPARKINDAKİ araçtan daha kıymetsiz hale getiriyor. Sonraki süreç ise; Okul-Dershane ve sınav üçgeninde yaşayan gencin sporla bir tanışıklığı olmuyor.
Okullarda beden eğitimi derslerini kaldırdılar. Okulda spor olmayınca alt yapı nasıl olacak? Gelişmiş ülkelerde öğrencin spora ilgisini sağlamak için, devlet burs vermektedir. Önemli bir konu da, öğrencinin spora eğilimini sağlamak için ek puan verilerek, öğrenci spora teşvik edilmektedir. Sporun gelişmesi ancak okullara sporun girmesi ile mümkündür. Onun için de, Sporun her yönü ile kalkınabilmesi, gelişebilmesi ve gelişmiş ülkeler seviyesine çıkabilmesi ; İyi bir yönetime, meselelere ilmi ve objektif bakış açısı getirmeye, pratik yönü ağır basan, sporun içinden gelen ve siyasetten uzak, sağlıklı düşünen , politikalar üreten yöneticilerin varlığına bağlıdır. Olimpiyat barajı aşılsın diye sporcu ithal eden kafalara umut bağlanmamalıdır.
A.B.D.’de fakir veya yetimhane çocuklarının topluma kazandırılması amacıyla, onları spora yönlendirmek için burs vermekte ve okuma imkanı yaratılmaktadır. Hollanda’da Crufy gecekondu semtlerindeki fakir çocuklara kendi imkanları ile ücretsiz futbol kursları açmıştır. Yine Avrupa’da bir çok yerel yönetimler semt sahaları açmıştır. Devlet bu konuda semtlere spor kompleksleri ile birlikte spor poliklinikleri de kurarak sporun yaygınlaştırılmasına çalışmaktadır. Spordan sorumlu kuruluşlar beden eğitim öğretmenlerini görevlendirerek çocukların spora yatkınlıklarını tespit edip, onları yönlendirmektedir.
Sponsorluk Yasası maalesef işlerlik kazanmamıştır. Bir çok kulüp yasak savma adına kağıt üzerinde amatör şubeler kurmakta ama işlevi olmamaktadır. Holdinglerin bu konuda yatırım yapması için yeni düzenlemeler yapılmalıdır. Özellikle kişisel sporlardaki kaderine terk edilmişliğe bir çare bulunmalı ve Türkiye’nin sportif röntgeni çekilmeli, pilot saha uygulamasına geçilmeli, Üniversite-okul, G.S.G.M-okul işbirliği tesis edilmelidir. Spor tesisleri politik kaygı ile değil ihtiyaca göre yapılmalıdır. Sporun topluma yaygınlaştırılması için kamu ve özel televizyon kanallarının yayın akışlarında bu konuya daha fazla ilgi gösterilmesi sağlanmalıdır.
Bu konuda yasa düzenleyen milletvekilerini merak ettim. TBMM’de geçmişte spor yapan milletvekili sayısı 75. Toplumun aynası olan Meclisimizde seçilmişlerin spora olan ilgisinin, toplumun spora olan ilgisi ile parallelik taşıdığı görülmektedir. Meclise giren spor kökenli milletvekillerinin de bu konuda Türk sporu adına ne gibi katkılar yaptıklarını da merak ediyorum.
Sporun insan sağlığı, ülke tanıtımı ve sağlam nesil yetiştirmesinin yanında, yapılacak sportif yatırımlar, ülkenin ekonomik büyümesinin de motoru olabilir. Katar son 20 senedir spora büyük yatırımlar yaparak ülkesinde bir çok uluslararası organizasyona ev sahipliği yapmıştır. Richard Attias “ spor, dünyayı değiştirecek güce sahip .”derken, bizi yönetenlerin bunu görmemesini yadırgıyorum.
Sonuç olarak: Bu olimpiyatta bize gösterdi ki, spordan anlamayan yöneticilerin ve sporcu seçimlerinin yanlışlığı bizi bugüne getirdi. Devşirme, doymuş, yaşı geçmiş, 2004 den beri verilen teşvik paralarının sporcuların hayatını olumsuz etkilediğinin gerçeğinden yola çıkarak, koltuk sevdasında olan federasyon başkanlarının sporun sonunu hazırladıkları artık görülmeli ve başarının gelmeyeceği de anlaşılmalı, bu yanlıştan dönülmelidir. Başarının olmadığı yerde 2020 olimpiyat oyunlarının Türkiye’de yapılmasının da bir faydası olmayacaktır !
Ergun Maraşlı I izmirtime.com
Bu içeriğe yorum yapan ilk siz olun!