Fatih Sultan Mehmet zamanında (1451-1481) kurulduğu muhtemel olan Cebeci Ocağı'nın banisi Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, ocağın adamları da Cebeciler'di.

Osmanlı ordusunda  Cebeci ler..

Cebeci (bugünkü ismiyle Ordu Donatım sınıfı): Osmanlı ordusunda, Yeniçeri Ocağı neferlerine ok, yay, kılıç, zırh, tüfek, barut, kurşun, kazma, kürek gibi silâh ve savaş malzemesi temini, bunların yapımı, tamiri, korunması ve sefer zamanında cepheye götürülmesiyle görevli bir "Kapıkulu Ocağı" sınıfı idi.

Cebeci sözcügü, Moğolca "silâh, zırh” anlamına gelen (cebe) kelimesinden Türkçe +ci ekiyle türetilmiştir. Yine bu isimle (Cebe) anılan Moğol İmparatorluğunun en önemli komutanlarından "Cebe Noyan", Cengiz Han'ın 4 komutanından birisiydi. Ayrıca, Ankara'da Çankaya ilçesine bağlı bir semt olan ve İstanbul'da Sultangazi ilçesine bağlı bir mahalle olan Cebeci isimleri de Osmanlı döneminden günümüze ulaşmıştır.

Kuruluş tarihi kesin olarak tesbit edilememekle beraber 15. yüzyıl ortalarından itibaren varlığı bilinmektedir. Fatih Sultan Mehmet zamanında (1451-1481) kurulduğu muhtemel olan Cebeci Ocağı'nın banisi Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, ocağın adamları da Cebeciler'di. Cebecilerin kışlaları Cebehâne, Ayasofya Camii karşısında son devirde yanmış olan adliye binasının yerinde idi. Burada zabit ve neferlerin odaları, silah ve sair harp malzemesi tamirhanesi ve depo bulunuyordu. Yeniçerilere ait cebe (zırh) üzerlerinin kumaşları, tolga kılıfları, zırh, keseler, meşin, bakır, pamuk ipliği, keten, çelik, kayık, tüfenk maşası, cebehâne ambarında bulunan eşyadan bir kısmıdır. Bunlardan başka kürek, kazma ve bunların sapları, tüfenk kundağı ve diğer imal edilmiş malzemeler, hep burada bulunur ve yapılırdı. Yeniçerilerin görevdekiler hariç kuşaklarında küçük bir savunma hançeri bulundurmakla birlikte, devlet merkezinde bulunurlarken tüfenk taşımaları yasaktı. Bu yüzden bunların savaş ve talim zamanlarında kullanacakları tüfenkleri, Cebecibaşı verir ve işleri bitince yine geri alırdı.

Cebecilerin en büyük subayına, Cebecibaşı adı verilir ve rütbe bakımından, dört kethüdadan sonra sırasıyla, cebeci başçavuşu, büyük ve orta kumandanları, odabaşıları ve küçük subaylar gelirdi. Ocağın hesap işlerine "Cebeci Kâtibi" bakardı. İlk zamanlarda bu ocağın mensupları, yeniçeriler gibi, acemi oğlanlar arasından seçilmekteydi. Savaş zamanı yazılan gönüllü cebecilere “cebeci serdengeçtisi” denirdi. Cebeci Ocağı da Yeniçeri Ocağı gibi orta ve bölüklere ayrılırdı. Bunların bir kısmı"Nakkaşân", "Tîrgerân", "Tûğî" ve "Saykalî" gibi özel isimli bölüklerdi. Maaş defterlerinden anlaşıldığına göre Cebecibaşı, 59 bölük ve 37 orta bölük olmak üzere 96 odaya ayrılmıştı. "Cebeci ortaları"; silah yapan, tamir eden, barutları geliştiren ve savaş araç-gereçlerini hazırlayan sınıflardan oluşuyordu. Bunların arasında ayrı bir sınıf olarak, humbara dökücüleri, barutçular ve lağımcılar da vardı. Ocağın personellerinden olan cebeciyanlar, askerlerin ok, yay, kılıç gibi levazımatının temin eder ve savaş zamanında dağıtır, savaş sonrası da tekrardan toplayıp, tamir, bakım ve onarımını yaparlardı.

Cebecilerin sayıları, devirlere göre artıp eksilme göstermiştir. Kanunî Süleyman devrinde sayıları 700 iken, 1570 yılında 4.000, Eğri Seferi'nde 3.000, Dördüncü Murat devrinde 7.000-8.000 olmuş, 1702 yılında ise sayıları 2.500’e kadar indirilmiştir. 1826 yılında İkinci Mahmud, yeniçerilerle birlikte Cebeci Ocağı'nı da kaldırmıştır.

Derleyen: Alıntılı derleyen

Görsel: Cebeci Çavuşu, Cebeciler kethüdâsı, Cebeci Askeri, Cebeciler…