Yakın zaman içinde ülkemizde yerel seçimler var. Yine bu ittihat ve terakki zihniyeti hop oturup hop kalkıyorlar. Ülkemiz bu hiç değişmeyen İttihat ve Terakki zihniyeti yüzünden kapatılan siyasi partiler mezarlığına dönmüş, bu zihniyetin elinden ülkenin yönetimi alındığında çılgına dönmüşlerdir

TÜRKİYE DEMOKRASİ TARİHİNDE DARBELER VE SİYASİ PARTİLER

Bizim tarih kitaplarımızda Osmanlı imparatorluğunda demokrasi ve siyasi partiler yoktu, tek adam rejimi vardı diye anlatılır. Bu doğru değildir. Bizim siyasi tarihimiz Osmanlı imparatorluğunun son dönemlerinde başlamıştır. Yasal olarak siyasi partiler kurulamıyordu fakat Osmanlı imparatorluğunun içinde siyasi partilerin görevlerini yerine getiren, siyasi amaçları olan çeşitli cemiyetler vardı. Siyasi amacından dolayı 1859 yılında kurulan Genel Başkanlığını Süleymaniyeli Şeyh Ahmet’in yaptığı Fedailer Cemiyetini tarihimizdeki ilk siyasi parti olarak kabul edebiliriz. Bu tarihten sonra Osmanlının son dönemleri ve Cumhuriyetin ilk dönemlerinde birçok cemiyet, fırka kurulmuştur. Demokrasi yolculuğumuz 1859 yılında Osmanlı imparatorluğunda başlamıştır. Bu cemiyet ve fırkaların en meşhurları arasında İttihat ve Terakki Fırkasını ayrı bir başlıkta incelemek gerekir. Divanı ( Bakanlar kurulu ) ve Sadrazamlık (Başbakanlık) makamını etkisi altına alarak Osmanlı imparatorluğunun birinci dünya savaşına girmesine neden olmuşlardır. Birinci dünya savaşının sonucunda bunların yüzünden imparatorluk param parça olmuş, Anadolu düşmanlarca pay edilmiştir. Kurtuluş savaşı sonrası ancak Anadolu coğrafyası elimizde kalabilmiştir. Günümüzde bu partinin ideolojik anlayışı bir kısım siyasi partiler tarafından benimsenmiş ve yaşatılmaya devam etmektedir.

Cumhuriyetin ilanı ve ikinci meclisin açılmasıyla birlikte ilk kez Mustafa Kemal ‘Halk Fırkası’ ismini Aralık 1922 yılında Hâkimiyeti Milliye gazetesine verdiği ‘Sulhun İstikrarını müteakip halkçılık esası üzerine müstenit ve Halk Fırkası namıyla siyasi bir fırka teşkil etmek niyetindeyim” diye görüşlerini belirtmiştir. Daha sonraları Cumhuriyet Halk Fırkası, daha da sonrası Fırka kelimesi Parti olarak değiştirilerek Cumhuriyet döneminin isminde parti kelimesi geçen siyasi partisi kurulmuştur. Cumhuriyeti Halk partisi görüş ve ideoloji olarak ittihat ve terakki fırkasının devamı olarak kurulmuştur. Bu çizgisini ana hatlarıyla devam ettirmektedir.

1924 yılında Kazım Karabekir paşa Terakki Perver Cumhuriyet Fırkasını kurdu. 1930 yılında yine Mustafa Kemalin isteği üzerine etkisiz bir muhalefetin oluşması için kurulan Serbest Cumhuriyet fırkası kuruldu. Bu iki partide o günün siyasi hayatına hâkim olan ittihat ve terakki zihniyeti tarafından, kimini Şeyh Said isyanına karışmak, kimini ise Gericiliğin yobazlığın odağı, cumhuriyet düşmanı şeklindeki ithamlarla siyasi baskı altına alınmış ve kapatılmıştır. Ülkeyi Atatürk’ün ölümü ile partinin başına geçen İnönü Cumhuriyet Halk Partisi ile 1938 yılından 1950 yılına kadar tek parti olarak yönetmiştir. 1946 yılında Demokrat Parti Adnan Menderes tarafından kurulmuş ve tek partili milli şef dönemine 1950 seçimlerinde yeter söz milletin diyerek son vermiştir. Bu Adnan Menderes ve arkadaşlarına pahalıya mal olmuştur. 1960 yılında İsmet İnönü’nün silahlı kuvvetlerdeki arkadaşları eliyle darbe yapılmış ve Başbakan Adnan Menderes ve dört bakanı yassı adada asılarak şehit edilmiştir. Türkiye demokrasi tarihine kara leke olarak kaydedilmiş ve Cumhuriyet Halk Partisinin alnına bu şehitlerin kanı yapışmıştır. Bu tarihten sonra bu aziz millet Cumhuriyet Halk Partisinin başkanı İnönü’yü bir daha yönetime getirmemiştir.

Whatsapp Image 2024 02 18 At 13.21.32 (1)

1972 yılında Milli şef İsmet İnönü koltuğunu Bülent Ecevit’e bırakmak zorunda kalmıştır. Yine ittihat ve terakki zihniyeti tarafından Bülent Ecevit Karaoğlan efsanesine dönüştürülmüş ve toplumun önüne Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı olarak sürülmüştür. 1973 seçimlerinde tüm olağan üstü cabalara rağmen bu millet yine tek başına yönetimi vermemiştir. Ne ilginçtir o seçimlerde Cumhuriyet Halk Partisi yüzde 33 oy almıştı. Yakın zamanda Cumhuriyet Halk Partisi girdiği Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de en yüksek oyu yüzde 33 idi. Bir daha tüm seçimlerde bu aziz millet Cumhuriyet Halk Partisine, başına bir bela musibet gelmesin diye oyunun zekatı olan yüzde 25 i layık görmektedir. İttihat Terakki zihniyeti yetmişli yıllarda da istediğini bulamayınca, bu sefer Sağ sol diye ülkenin gençlerini birbirine kırdırdılar ve yeni bir darbenin zeminini hazırladılar. Darbe şartları olgunlaşınca 1980 yılında yine silahlı kuvvetlerindeki kendilerine yakın generallerle darbe yaparak Türk siyasi hayatına bir kara leke daha sürdüler. Neyse ki bu sefer başbakan bakan asmadılar ama ülkenin genç nesillerinin üzerinden buldozer gibi geçtiler.

Yakın zaman içinde ülkemizde yerel seçimler var. Yine bu ittihat ve terakki zihniyeti hop oturup hop kalkıyorlar. Ülkemiz bu hiç değişmeyen İttihat ve Terakki zihniyeti yüzünden kapatılan siyasi partiler mezarlığına dönmüş, bu zihniyetin elinden ülkenin yönetimi alındığında çılgına dönmüşlerdir. Bu zihniyetin devamı olan partilerin Demokrat Partiyi, Adalet Partisini, Anavatan Partisini, Refah Partisini ve son olarak ülkeyi başarı ile yöneten AK Partiyi sevmemelerinin temel nedeni budur. Bunların tek amaçları vardır, ülke yönetimi bizim olsun ne olursa olsun. Bu uğurda her türlü içerde ve dışarda ittifaklar kurabilir, her türlü hainle işbirliği yaparlar. Yeter ki bunlara yönetim verilsin. İsterse ülke bin parçaya bölünsün bunlara bir parçasında yönetim verilsin yeter bunlar için. Bu ittihat ve terakki zihniyeti kaç milyon kilometre karelik imparatorluğu parçalaya parçalaya bu küçücük Anadolu coğrafyasına hapsetmediler mi? Rabbim bunlara fırsat vermesin. Bunlara 31 Martta bir kez daha ders verip tüm oyunlarını boşa çıkarmak bu aziz milletin boynunun borcudur.