Bu ekonomik tetikçi devletler dünyadaki yer üstü ve yer altı kaynaklarına hangi ülkede olursa olsun buraları tespit edip oraları ele geçirmek için oralardaki insanlara acı zulüm ve gözyaşı getirecek, kendilerine daha çok para kazandıracak sinsi planlarını devreye sokuyorlar.

EKONOMİK TETİKÇİ

Coğrafi sınırların ortadan kalktığı dünyada sekiz milyar nüfusun birinci önceliği ekonomi. İnsanlar günlük yaşam planlarının birinci maddesi olarak para kazanmayı yazmaktalar. Hal böyle olunca tüm dünyadaki insanlar arasında fiziki ziyaretlerin olmadığı ülkeler arasında seyahatlere ihtiyaç duymadan vizesiz pasaportsuz ilişkiler geliştirilebilmektedir. Hatta dünyanın diğer ucundan beğendiğiniz bir malı satın alabilmekteyiz. Artık iş amaçlı seyahatlere bile neredeyse gerek kalmadı. Böyle bir ortamda parasal gücüne ve siyasal etkisine göre her ülkede ekonomik tetikçiler türedi. Bu tetikçilerin bağlı olduğu global tetikçiler dünyadaki tüm ekonomiye kendi çıkarları doğrultusunda yön veriyor. Zaman zaman krizler, zaman zaman piyasaya fazla para sürerek tüketim çılgınlığına insanları sürüklemektedir. Para tüm dünyayı dolaşıyor tekrar dünyadaki belli başlı kırk elli ailenin cebine geri dönüyor. Bu durum karşısında küçük ülkelere, ekonomik gelir düzeyi alta olan insanların mücadele şansı kalmamaktadır. Onlara sanal kölelik ve esaretten ibaret bir yaşam sunulmaktadır.

Dünya birçok göçler savaşlar gördü. En son iki büyük dünya savaşına şahit oldu. Paranın kılıçtan keskin olduğunu keşfeden aileler ve onların kurdukları devletler savaş taktiklerini değiştirdiler. Artık eskisi gibi elde kılıç kalkan ülke ülke işgale çıkma, oralardaki toprakları ele geçirme, oralara kendi insanlarını yerleştirme dönemini bitirdiler. Hiçbir ırkın, milliyetin, dinin, sosyal sınıfın önemli olmadığı sadece paranın önemli olduğu ve bu amaç doğrultusunda ülkeleri faiz, dolar, borsa, bitcoin vs. gibi sistemlerle kendilerine haraca bağladılar. Artık istedikleri ülkede at koşturabiliyor, kendilerine karşı çıkan ülkelerin içlerinde para gücüyle vekâlet savaşları organize ediyor, darbe yaptırabiliyorlar. Kendilerine uyum sağlamayan ülkeleri kimini parasal, kimini yine o ülke içindeki adamları marifetiyle askeri, kimine bahar gelecek, kimine demokrasi gelecek kandırmacalarıyla hizaya getiriyorlar.

Bu ekonomik tetikçi devletler dünyadaki yer üstü ve yer altı kaynaklarına hangi ülkede olursa olsun buraları tespit edip oraları ele geçirmek için oralardaki insanlara acı zulüm ve göz yaşı getirecek, kendilerine daha çok para kazandıracak sinsi planlarını devreye sokuyorlar. Bunun yakın örneklerini Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Mısır’da, Pakistan’da, Afganistan’da, Bosna’da, Sudan’da, Yemen’de Ukrayna, Can Azerbaycan Ermenistan Afrika ülkelerinde ve bir çok ülkede görmekteyiz. Dünyayı kendi lüks yaşamları için yangın yerine çevirdiler.

Bu örnekleri yakın tarihimizde ülkemizde de defalarca denediler, denediler asla vazgeçmediler. Ülkemizdeki iktidara gelen parti büyük bir krizden ülkeyi kurtarabilmek için bunlarla ortak çalışma sinyalleri vermişti. Birlikte çalışılacak ülkeye sizi AB ye alacağız, siz NATO da bizim için önemlisiniz, sizi biz koruyacağız, siz en güvendiğimiz müttefikimizsiniz havucunu ülkenin yeni yöneticileri bir türlü yemedi. Yediremediler. Daha yeni başbakan olmuş ülkemizin o yıllardaki başbakanı Recep Tayyip Erdoğan dünya ekonomisine yön veren Yahudilerin cumhurbaşkanına “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” diye Davos’ta fırçalayınca bu ekonomik tetikçiler harekete geçti. O gün bu gündür ekonomik tetikçiler bu iktidarın yönetimden uzaklaşması için ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar.

Önceleri sinsi sinsi büyük bir hazırlık yaptılar. O günkü siyasal iradeye güvenmedikleri için devlet içinde ilmek ilmek cemaat adı altında örgütledikleri bir yapıyı hemen harekete geçirdiler. Bu yapı eliyle iktidara bakın size ordu tarafından darbe yapılacak, sizin partiniz kapatılacak korkusu pompalandı. Hatta iktidar partisine kapatma davası bile açıldı. İktidarın bu askeri vesayete olan endişesi kullanılarak Ergenekon ve kumpas davaları ile askeriyede cemaat denen yapıya alan açıldı. Bu yapılırken de iktidar kullanıldı. Bunu Recep Tayyip Erdoğan ben de aldatıldım diye açık açık dile getirdi. Sonrasında ilk gez hükümete karşı ufak bir güç denemesi yaptılar. Gezi olaylarını tertiplediler, finanse ettiler. Bu olayların bertaraf edilmesi sırasında o zaman için ülke elli milyar dolarından oldu.

Netice itibariyle gezi olaylarıyla bitmedi bu hain planlar, birini atlattı ülke bir diğerini sahaya sürdüler. Şimdilerde tüm güçleriyle faizleri, doları artırarak, üretimi ihracatı durduracak, işsizliği körükleyecek adımlar atmaktalar. Çeşit çeşit bahanelerle ekonomik, siyasi, askeri ambargolar uygulayarak ülkeye diz çöktürmenin peşindeler. Aklımızı başımıza alalım. Her ne olursa olsun bu ülkenin ve hatta Türk İslam coğrafyasındaki köprüsü bu iktidardır. Bu köprünün kilit taşı ise Recep Tayyip Erdoğan’dır. Kilit taşı düşerse, Başta Azerbaycan düşer, sonra sırasıyla Suriye, Libya düşer. Akdeniz, Ege hatta bu Anadolu coğrafyası bize mezar olur. Bunu tarihe not düşelim.