Ülkemizin en önemli problemi olarak görülmesi gereken mesele, uzun süredir her alanda herkesi ve her şeyi meşgul eden, sıcak ve soğuk terör, buna birde siyasi terör ve ekonomik terör de eklenince insanlarımızın kafası iyiden iyiye karışıyor.

SEÇİM AREFESİ YAZI DİZİSİ-1

12 HAZİRAN BİR SONUN HABERCİSİ Mİ?

Hükümetten beklenenler; seçim öncesi, Ak Partiden beklenenler olarak, son on yılda siyaset ve toplum hayatına damgasını vuran bir olgu.

·         Bu şekilde bir yazının kaleme alınabilmesi için önce genel bir durum değerlendirilmesi yapmak lazım hiç şüphesiz.

·         Seçim görüntüleri hakeza bu işin bir parçası.

·         Beklenenler

·         Beklentiler

Ülkemizin en önemli problemi olarak görülmesi gereken mesele, uzun süredir her alanda herkesi ve her şeyi meşgul eden, sıcak ve soğuk terör, buna birde siyasi terör ve ekonomik terör de eklenince insanlarımızın kafası iyiden iyiye karışıyor.

Hiç şüphesiz yukarıdaki bahusus söz edilen ve edilmeyen konuların her birinden rant çıkaranlar yok değil, hatta bu tiplemeler bazı suni kaotik gerilimler oluşturarak; vatan, millet, Sakarya hesabı kendi düzenini de çaktırmadan kurmuyor değiller.

AK PARTİ iktidarının dünü ve bugünü dediğimizde ;bir dönem ,Kürt meselesi olarak bakılan ve çok sıcak politik temaslar  ve görüntüler oluşturan yaklaşımlar,bu dönemde sıcaklığını ,Kürt halkının meselesi olarak kendini şekillendirdi Başbakanımızın dilinde.Hiç şüphesiz bu doğru algı yaşanmalı ve denenmeliydi belki bu sona varıncaya kadar.Fakat ben bu süreci talihsiz bir kayıp olarak görüyor hatta ,karşı tarafın eline birçok kozlar verildiğini, onları siyası olarak güçlendirdiğini,bölgede halk desteğini ;çeşitli entrikalarla artırdıklarını ,düne kadar İslam kelimesini değil ağızlarına almak ,alay eden ,bu güruh şimdilerde başta iktidar partisi olmak üzere, şu veya bu sebeplerle ,diğer siyasi parti ve görüşlerden küstürülenleri de içine alarak, çok yönlü bir ideolojik yapılanma sürecini yakaladı.Bu tavrını askerlerim dediği dağdakilerle de, acımasızca değerlendirmekten geri durmuyor,Şiddetin her yönünü dağda ve ovada ,medeniyetin beşiği şehirlere kullanabiliyor.Bana göre bu durum iktidar partisinin çevresindeki isabetsiz ve basiretsiz kurmay danışmanların ürünü.Onların yönlendirmelerinin isabetsizliğini, şu veya bu şekilde fark eden Başbakan,belliki süregelen bakışaçısını ancak değiştirebilmiş ve birdahaki dönem, yeni kurmaylarıyla çalışacak.Konunun uzmanlarının;sağduyu sahibi, ırsi değerlerden uzak, ve basiret sahibi olmaları, bu açıdan önem arzediyor elbet.

Uygulanmakta olan memur politikalari da vaat edilen ve sözedilenin aksine bir gelişim gösteriyor.Bir kişinin memurun derdinden anlaması için ,memur ;işçinin halinden anlaması için ,işçi;çiftçinin ,emeklinin,ev hanımının ,öğrencinin,üniversitelinin vb…Dilinden anlaması için illa aynı süreçlerden geçmesi mi gerekli.Memura vaat edilen grevli sendika hakkının aslında Başbakandan muvafakat aldığını biliyoruz, neyazık ki yine orada birlerinin çeldiricilerle bu olaya engel olduğu bir gerçek.Bu tip olgulara gebe kalabilen ak parti gerçekte yüzü bu olmayan bir parti.Biz gerçek yüzlü Ak Partinin ,tabanını oluşturan ve kendini gerçekte vereden gerçek destekçilerine toplumun menfaatleri adına cevap verebilecek ,hatta kendi içinden kendine yabancı çeldiricileri tesbit edip, onlara rağmen bildiği yoldan dönmeyen ,bir siyaset örgüsü olduğuna kanaat getiriyoruz.

Şunu da biliyoruz ki;Milletin vekilleri ,etrafındaki dalkavuk ve yardakcıların vekilleri değil ,ancak milletin vekilleridir.Bu yüzden ,nasıl ki gerçek fakir, ölse de; açlığını, sefaletini, başkasına söylemez,başkasına elaçmaz,hatta ölürken bile tok görünmeye çalışır ,bir asalet sembolü simgeler .Bunun tam aksine tamahkar ,sebükmağz ve mağşuşuttab kişilikler ,hiçbir zaman hiçbirşeyde sınır tanımazlar.Kusura bakmayın bu işin ne dini var nede mezhebi.Bir siyasi erge düşen de kurmaylarını seçerken yeni görevlendirmeler yaparken ,basiret sahibi ,işinin uzmanı,dürüst,kişilikler arayarak hedefi arşınlamanın yollarını aramaktır.Görev istenmez verilir.Bu arada göreve talip olmak erdemli bir iştir.İstemek başka ,talip olmak başka.

Eğitim Politikamız iyi gibi görünse de ,görünen gerçek o ki;fiyaskoya giden bir yolda.Her zaman söylerim,eğitimcinin oncelikle maddi problemlerini  çözmeden ,iç huzura gidici rahat eğitim ortamı oluşturmadan ,öğrencinin gelecek kaygısını gidermeden,okurken ailesine yük olmayacak şekilde diğerleriyle yarışabilecek ekonomik destek vermeden,eşit eğitim hakkı ve fırsatları oluşturmadan,okulları,derslikleri ,tebeşir ve tahtaları altından da yapsanız bir sonuç alamazsınız.Önce öğretmene bakışaçınız değişecek,hangi zihniyetten olursa olsun.

Acayip bir şey Fransızlar; Afrika’da sömürge ülkelerince insanların sömürge olduklarının farkına varmalarını önlemek için çeşitli beyin ve zeka oyunlarına başvurmuşlar. Bunlardan biri de Cezayir vb. Ülkelerde Logaritma cetvellerini ezberletmek olmuş.Nitekim ilk başkaldırış ve istiklal mücadelesi de bu olayın fark edilmesiyle patlak vermiş.Biz şimdi yüzyıl geriye dönüyor , Okula yeni yazılan sabilere öyle ağır,öyle karmaşık ,öylesine ezberci bir eğitim sunuyoruz ki ;değil çocuk, evdeki anne babalar bile sistemin ve ödevin altından kalkamıyorlar.Yapılan sadece zihni geriletmek,köreltmek.Modern eğitimde ;kavramlar,semboller ,zihin jimnastiği ön planda.Akıl muhakemeleri ön planda.Bizde ilköğretimin ilk beş yılı ,normalde  ,6,7.8.sınıf eğitimi gibi .Birinci sınıf eğitimi hakeza ağır.Lise öğrencilerinin eğitimi tam bir keşmekeş,batıda ,üniversitelerde ancak veriliyor ,liselerde verilen  bilgilerin birçoğu.Yüklemeyle sonuç alınamıyor.Bunun göstergesi de,okulların dışında, sırf okul kitaplarından  sorulan soruları ,okulda kavranamadığı için, sırf soru çözmek amacıyla açılan dershaneler ,güya eğitimin açığını tamamlıyor.Her şey sınava kadar ,sınav arifesinden 48 saat sonrası hiçbir bilgi kalmamıştır ne yazık ki akılda.Çünkü hedef ezber yollu sorulara endeksli bir eğitim anlayışı.Sorulunca söylenir.Ama önce ciddi ve profesyonel olmak ve o şekilde yaklaşmak gereklidir.Devam edeceğiz, şimdilik bu kadar .Kişi ancak  okuduğu kadar düşünür,ama düşündükleri, okuduğundan fazla değilse ,okuduğundan bir şey anlamamış ,demektir.Okumak ;düşüncenin, terbiyesine,ibadet ;ruhun terbiyesine,spor ;bedenin terbiyesine ,hizmet eder.Burada ahlaki değerlerden bahsetmiyorum.Sağlık ve sevgi ile...

Cevdet Ergül. 19 Mayıs 2011.İzmir