Aday olacak, olamayacak derken sonunda bay bay Kemal bin bir entrika, bin bir Bizans oyunlarıyla aday olmayı başardı. Bu süreçte etrafına mavi boncuklar dağıttığı arkadaşlarını yuvarlak bir masada topladı.

TUHAF BİR ADAY HİKÂYESİ

Aday olacak, olamayacak derken sonunda bay bay Kemal bin bir entrika, bin bir Bizans oyunlarıyla aday olmayı başardı. Bu süreçte etrafına mavi boncuklar dağıttığı arkadaşlarını yuvarlak bir masada topladı. İlk başlarken aralarında masanın başına kim oturacak, kıçına kim çömelecek tartışmaları yaptıktan sonra, içlerinden LGBT destekçilerinden biri masanın yuvarlak olmasını önerdi. Hemen kabul ettiler. Bu yusyuvarlak masada günlerce toplandılar, toplandılar dağıldılar. Masa yuvarlak olunca etrafında fırıldak çevirmekte kolay oldu tabii… Ortaya dişe dokunur, vatan millet adına bir proje kırıntısı bile koyamadan iki yıl boyunca insanların zamanlarını, umutlarını harcayıp durdular.

Önceleri parlamenter sistem dediler, bu fikirleri bir dal parlament sigarası içimi kadar bile sürmedi. Sonra baktılar oyalayacak bir şey yok, en iyisi her toplantıda bir sonraki toplantıyı kimin evinde yapmanın kararının kararını nasıl alacaklarının yol haritasını tartışmanın nasıl olacağına karar vermeyi tartıştılar durdular. Tabi bu süreçte yediler içtiler, masa etrafında fırıl fırıl döndüler, sandalye kapmaca oynadılar. Günler aylar su gibi akıp geçti. Sonunda seçim yaklaştı.

 Yazın saz çalan ağustos böceği ile karınca hikayesi gibi iki yıl boyunca saz çalıp durdular. Seçim yaklaşınca da bir kavga bir dövüş başladı ki sorma gitsin. Bir bayan hışımla masadan kalktı bu masa kumar masası deyince öğrendik ki adamlar iki yıl boyunca bu yuvarlak masada kumar oynamışlar. Tabii bayan kumarda kaybedince bir fevaranla kameraların karşısına çıktı bana tuzak kurdular, bana kumpas yaptılar, beni kötü yola düşürdüler, ben inançlıyım, ben ülkücüyüm falan filan dedi.  Ardından da  kumar masasının organizatörünün iki adamına  çağrı yaptı. Sizin yüzünüzde rabbi yesir görmüştüm, sen ki İstanbulun fatihisin, hadi benim yanımda durun dedi. Demesine de kimse tınmadı. Bayan tarih yazacakken az kalsın tarih oluyordu. Durumu anlayınca apar topar geri yuvarlak masaya koştu.

 Koştu koşmasına da, dedim ya bu iş koltuk kapmaca oyunu olunca, bunun koltuğunu hemen dağdan inen başka bir bayan kapıvermişdi. Yani Dağdaki bağdakini çoktan kovmuştu.  O da biraz bozuldu ama yuvarlak masanın yanında kendine verilen tabureye oturdu. Bütün gücü kuvveti ellerinin arasından kayıp gitti. Siyasi özgül ağırlığı sıfırlandı. Bu git gide, içten içe psikolojik tıravmaya dönüştü. Bu durum kendi yokluğunda karar verilen Kemalin Adaylığı açıklanırken yüzüne yansıdı. Yüzü hiçte Rabbi yesir görmüşe benzemiyordu.

 Bu durumu hazmedemeyen ablamızın imdadına il başkanlığına, karşı inşaat alanından atılan iki kurşun yetişti. Mal bulmuş mağribi gibi hemen sarıldı bu olaya. O na, ya ablacığım karşı inşaatın bekçisi hırsızlara atmış, seninle bir ilgisi yok dendiyse de, o kulaklarını tıkadı olanca sesiyle bizi kurşunladılar dedi durdu. Başladı dom dom kurşunu türküsünü söylemeye….  Daha öncede Yüce Meclise bir çuval patatesle gelmişliği de vardı. Oradan tecrübesini konuşturdu. En sonunda yuvarlak masadaki sandalyesini dağdan gelip kapan, bayana atmaya cesaret edemediği bir avuç kurşunu meclis kürsüsünden, kendini kaybedercesine bağıra çağıra, sağa sola fırlattı.  Böylece kafayı iyice tırlattı garibim.

 Sonunda Kemal Aday olmuştu olmasına da yanında bir sürü yancı oluşmuştu. Zira gelene geçene milletvekilliği, bakanlık, müsteşarlık, hatta özerklik adı altında bağımsızlık, derken, Serok Ahmetin deyimiyle ipleri baş kuklacıda olan bir kuklaya dönmüştü. Yüksek Seçim Kurulu hadi getirin Millet vekili adaylarınızı deyince garibim Kemal tutuştu. Önce patates dedi sonra Soğan dedi, olmadı, sonra Sağım Sarımsak solum Soğan dediyse de mecburen küçük küçük partilere milletvekili adaylarını pay etmeye başladı. On sana, yirmi buna, otuz ona, derken, kendine kala kala bir baş soğan kaldı. O da Mutfağa geçip eşiyle birlikte soğan selfisi çekip sosyal medyaya attı. Yersen hesabı. Soğan tiridi yapmış. Tiridine bandım tiridine şarkısını söyleyip durdu gün boyu….

Eeee sonunun böyle olacağı masanın yuvarlak olmasından belliydi. Oldum olası yuvarlak insanları da yuvarlak fikirleri de sevmem. Net ve köşeleri olanlar bana daha sıcak gelir. Benimde seçimler için önemine binaen yeni bir mottom olsun. Geçen pazara gitmiştim orada bana bakan patates ve soğan ikilisi kulağıma fısıldadı. Bende buraya yazayım.

Ablaya patates, Abime Soğan, Yine sizi yenecek Recep Tayyip Erdoğan…..

     

Turan ASLANTÜRK